Monthly Archives: Haziran 2010

SF Sokakları

San Francisco’ya gideceğimi söylediğimde, polisiye filmler sultanı annem “Aah bir dizi vardı eskiden” dedi başladı anlatmaya. Unutamadığı sahneleri bile anlattı nitekim meraklanıp indirdim bir kaç bölümünü: The Streets of San Francisco. Karl Malden’in ‘Buddy Boy’ diye çağırdığı henüz 30una basmamış duman sesli aktörümüz Michael Douglas’ın kendini biz Amerikan halkına tanıttığı, 70lerin San Francisco’sunda geçen polisiye bir dizi. Bir çeşit fizibilite çalışması yapıyorum böylece. Daha önce gittiğim kimi yerlerde uyguladığım bu method sayesinde, kentin top 10 turistik yerlerini bir açıdan görmüş oluyorum hahaha Kaldı ki, söz konusu dizide vurgusu yapılan; sokaklar! Ben de ne çok severim!

Yorum bırakın

Filed under günlük

Kadın Kadına

Freud’un iddia ettiği gibi ‘penis’ kıskançlığı var mıdır bilinmez ama Sophia Loren’in bir ‘meme’ kıskançlığı olmuş.

Kadının bir başka kadın hakkında güzel şeyler söylediğini duydunuz mu? Ayh şekerim zayıflamışsın, güzelleşmişsin gibi şeyler söyleseler bile içten içe haset doludurlar. Kadınlar kıskançtır. Birbirlerini çekemezler. Ve öyle film yıldızlarını falan kıskanmazlar, karşı komşu ya da yakın bir arkadaş/akraba gibi gayet normal insanlardır bir numaralı düşmanlarımız. İlk defa karşılaşılan kadın önce bir süzülür; üstü başı değerlendirilir hemen notu verilir. Eli yüzü düzgün birini görseler dahi yakıştıracak bir şey bulunur. Uzun boyluysa zürafa olur; kısa boyluysa hakaret bol zaten.. Kadın kadına kısa sürede olur saç başa!

Yorum bırakın

Filed under günlük

La Femme D’Argent

Yorum bırakın

Filed under video

Impressionism Derler Adına

Empresyonizm, izlenimcilik ya da intibacılık modern resim sanatının ilk devrimidir. Resmi ışığa kavuşturan ressamlar, konularını günlük hayattan seçiyor, doğayı kendilerinde bıraktığı izlenimlere göre resmediyorlardı. Saf ve temiz renkler kullanarak, mantığın daha önceden kavradığını değil; o an gözün gördüğünü tuvale aktarıyorlardı. Her “yeni” gibi onlar da çağdaşlarınca hor görüldüler, çılgınlıkla ve saçmalıkla suçlandılar. Bir çoğu açlık ve sefalet içinde ölmesine rağmen bugün en gözde müzelerin en seçkin koleksiyonları empresyonist ressamların eserlerinden oluşuyor.

Sanılanın aksine İzlenimcilik adı Monet’in 1872 tarihli ‘İzlenim: Gün Doğumu’ adlı tablonun sergilenmesinden hemen sonra ortaya atılmamıştır. Monet’in öncülü Manet’in yakın dostu gazeteci Proust’un ressamla ilgili 1850li yıllarda yazdığı hatıratlarında ‘impression’ ve ‘impressionisme’ gibi sözcüklere rastlanır. Empresyonizm deyiminin realizme karşılık olarak kullanılmış olabileceği düşünülebilir. Bir eşyanın ya da tabiat olayının belirli bir mesafeden, kısa süre içinde ve rasgele ışık ve hava şartları altında bıraktığı içsel etkileri ele alan empresyonizm, tabiatı birebir kopyalayan realizme taban tabana zıttır.

Yorum bırakın

Filed under resim

Kadının Önemli Bir Kısmı: Bacaklar

Paris terzileri etekleri diz kapağının altına kadar uzatadursunlar, bacaklar gene ortada olduğuna göre önemini kaybetmiş sayılmaz. Şu halde çorap giymeğe başladığınız bu günlerde, incecik naylonun altından cildinizin yumuşacık ve parlak görünmesini istersiniz, değil mi? Ama en güzel bacağı bile çirkin gösterecek olan kıllarınızı da unutmayın. Doğrusunu isterseniz bu kıllardan muhtelif şekillerde kurtulabilme imkanı var. Ama, siz nasıl isterseniz ona göre yapın. Maalesef bizde pek bulunmayan, bulunsa bile pahalı olan kremler ve pomatlar en kati neticeyi veriyor. Eğer üşenmezseniz ağda ve çam sakızı da aynı şekilde işinize yarayabilir. Yalnız, jilet kullanmayın sakın.

Sabahları duş yaparken veya banyonuz bitince, yanık teninizin bırakmış olduğu ölü hücreleri dökebilmek için hemen bacaklarınızı sıkı sıkı fırçalayın. Sonra kuru ve kalın bir havluyla sıkı sıkı kurulayın. Kırmızı oluncaya kadar ovun. Sabah akşam bacaklarınızı yumuşatacak bir losyonla masaj yapmalısınız. Haftada iki defa bacaklarınızı duvara dayayıp önce vazelin pür ile aşağıya doğru beş dakika kadar masaj yapın. Vazelini topuklarınıza ve tabanlarınıza sürmeği de ihmal etmemelisiniz. Sonra Cire aspetine kremi ile aynı şekilde masaja devam edin. Bu krem hem bacak derilerinin işe yaramaz tabakalarını atar hem de yumuşatıp cilde güzel bir yumuşaklık verir. (Yüzünüze de aynı masajı yapabilirsiniz.)

Çoraplarınızı giymeden on beş yirmi dakika kadar durun, sonra ayak parmaklarınızın arasına talk pudrası sürüp öyle giyin. O gün çok yol yürüyecek veya ayakta duracaksanız sakın sivri ve incecik topuklarla dolaşmayın. Damarlarınızda kan dolaşımı iyi olmıyacağı için bacaklarınız şişer. Onbeş günde bir de olur ama, bilhassa deniz mevsiminden çıkınca haftada bir pedikür yaptırın veya yapın. Bilhassa bu pedikürden maksadın tırnakları renklendirmek olmadığını elbette bilirsiniz. Asıl nasırlardan, kalın derilerden ve batan tırnaklardan kurtulmak önemli.

Böylece hem bacaklarınız hem de ayaklarınız sadece güzelliği ile değil temiz görünüşü ve itinası ile de gözleri kendine çekebilir. Unutmayın, kadının en önem verilen kısımlarından biri de bacaklarıdır. Ayaklar ise kadında, el kadar mühimdir diyen, hiç de yanlış bir söz söylememiş.

Yorum bırakın

Filed under kitap, kitaplık